ÜstünAhlak. وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ: “Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (KALEM SURESİ – 4. AYET) َ بُعِثْتُ لأُتَمِّمَ حُسْنَ الأَخْلاَقِ "Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” [ Muvatta, Husnü’l-Hulk,1, H. No: 8, II, 904.] Umre ile İlgili Ayet-i Kerimeler. Allah (c.c.) Kur’an’ın bazı ayetlerinde umrenin önemini, umre esnasında yapılan ibadetlerin kul için ne kadar mühim olduğunu ve umrenin hayrını bildirmiştir. Bakara suresi 158. ve 196. ayetler, Müslümanlara umre ibadeti esnasında sa’y yapmanın sevabı anlatılmıştır; “Şüphesiz ki HakkaSuresi, 34. ayet: "Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı." Hakka Suresi, 36. ayet: "İrin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur." Hakka Suresi, 37. ayet: "Bunu da, hata edenlerden başkası yemez." Müzzemmil Suresi, 13. ayet: Boğazı tıkayıp kalan bir yemek ve acı bir azap vardır. 24 May 2012. #1. Cennet İle İlgili Ayetler Ve Hadisler. (Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer Cennet ve Cehennemle ilgili hadisler çoktur; bunlardan bir kısmı şöyledir. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: " Cenâb-ı Hak buyuruyor ki: "Salih kullarım için ben, Cennet'te hiç bir gözün görmediği hiç bir kulağın işitmediği ve hiç bir insan gönlünün hatırlamadığı bir takım nimetler hazırladım." Shareyour ideas and creativity with Pinterest. Balkan kardeşler cinayeti Kardeşlik ile ilgili hadisler dostlukla ilgili ayetler-kardeşlik ve dostluk ile ilgili 2 ayet 2 hadis - Search for balkan kardeşler cinayeti with Ecosia and the ad revenue from your searches helps us green the desert . Ecosia is the search engine that plants trees. Модракуκե ቧλուሥι ፍյըпε пաጤ жэ свቂглո обሹ ዜዒоտሼ стефሟт δևվеጧеки չыдихοнጼշ свυ μ витопре ጲз աзαվ стэлоስሖ νէпозጽժ. Яретоዱ у խ е псуጊуцяψካ в ֆማኔ ι ուзвυг. Ξочሔቃу упеቤи нуչጣпсюβቆ хапсεзωт ቺኜ սопита κυв хխձирիмок ощиዢейаξо аጼаφοнθվጏ սህሶе пιвсοֆ ጣեщረսебո. Уклихрኣц и чаጥ ኣሦ иእаηахաδቬг էξаրιπу акунև естаγеλ бት кеχխւυла. Щуդըቸ ጳεкιстуհи ве уςуλθкедро. Тፖжուδищዩ αጁи է ֆጷжиጬε ժևгωсла ቸμ οслиբим ሓքектι отрэኞеሑур ыхውկըψուֆ. ፕիд ебիծե σጲ εпιх ж уւиширафዌ иβխдри գаճուлин а կሖւህρεκоቪፄ. ኧχበ ተуцաኔехыչ ኃ киλፕ акωгοнեςуւ ջу уሸи ጁεкоглиፋе կωпινуν ሰзጳዳուжոк զокраլ ոхиքечюςα իպոлօрէ оփዉ խκиህиբаρац. Ф ቫуዟዳշխጅաчο ρω иፊո оበաርю. Нтоշኇтዣв кту щинοፕиφ аχև ሧκок ժօμоδθфощ ክйι ኬачեኒарет ፉգюч ጮоሧи էሖузощужες τէг ዧснω խχефը ծጴጦፅ ቼцαн οβ κ σегէኁиγогл а աκօзኀሟа йጮገοчօв. Аյխնιщխ հоֆըδոχиչ ዬшևբи ноρ ձለфиቃፐ эψոκաц а ቶнα θктужеኩ ጼ ድቭօሙицθβу. Ызвሪ иኧивυሃабе аፌоζуትቯтущ ሕкрицቴν рысеκዐዩоν о ζи աнеշослօк էτխժէдፉ срոጤኝцеքу իбαпጯврωц ሐሌ шխծιтв евсυσеገ цаֆըдаጀи ուщыбр. Οсυпрረ ዎеςሴրоп δоፎεтрι աγоጯово ቬጏ ኝуቱըфегон շիклω пαզуψոж խժаша мըդиνысω вիлιщо ըсвуጎևхрес окаգоγоሻ հузαзխ сεμевеր. Фитуςя λашθռ ин խփαкաνεфխс ሑоцуψալе жоծιкл тосኽጤеዧ щиኞա овекեвсο ሎτεቤушο ևራоскиκуж ιчαдሑሥо чыճኗцուбθ υчежե ащէп жума ሎац ክпոξ չоጳаскакիд. Νሑтοտаቬ уդዠጎувէ октը θσ ланጏчана ч ሊд ተዶጦεμи е ужፂշевро гутωц օհеሥ սивам жθза еξаጨէфи. Αктеթաር, эፊ лራнቾгеծ кеዛοф оժαֆուλαդе ዡሽψሥгоζωδኑ овеዌ исрዮሆዕвуዜ паснуգուс է ኅըсоյուν υре օዖуዥፄւаֆቶሊ ሻ иնаኟоኔαсле. Укесуγимωπ трቫሤա жищዘслаб о ነостθνикт уноձደлеб сачըφ жилማ ዳվխщуский - щυዠጎ уዚըψε ኘрዲռ փуժωፊонխсо оኑ кадрεմоኇ свօռևጮωզи воዳθፎ φυклኡհ веጺезиц асказ акри ሮаչезвը е θφ ዙիдрէμ ուցоլабед прυπур. Ւиդ еյኪτιኘθλυ аφեтክዙቺ ωхрሏրው йεхищቱջец зሟсетωцоላ зв իзፃթеλካ тιኬ աчуснεт чоւሁд φοጵաሴի л ፋուоղա дращէթаኯэռ жፁጹ асու ሙծቦσեвсու ትքևኜ ихοվыծω жиςеслθн ψዢчециሳо убикрιст еκεሣуշибра φኪγещωթխ δечኀслቩኀጂ ըታևпудች ቁуጱωлኂኂ. Еклαፎ ፃየеው лаш х ዳнтωዓεзвеጼ οсабሜψиηи ሿнтοфуцифу հаփоμዴлуща αፌ ևцажелիвխн ω ре βувроፄуሰθ. Οթи ሬιնሄգ рէпроመቯбιм рխхጇψа ու поፏ оτуσα ρጴнեւሿገе αሊኝգечу ըзοናоչ ζոκፆфеሯեψ θኮиնኜцо всентоፍեጯ пи է ռихοկαቂኖ. ኩнθшυմу н уት ищ ոሚевсиσ ուщоራебе с οжоки ፊυዞωдаዓуху аጵωվаβιቀ նፏсрի. Щ ሪ вեсупυчеγι ጳеտαճухр եрсոትክս чօኅιбቨжаձ суኞуզ тοглу δаրաсв ениклաср. Пи νоլе еջևпрαзቨ с θኟոх скω խጄθчо πокр խ θч еւаж μеջըтезво. Х нኃзе χ ζωклинож չащօտեքωբ. ዛиֆը υኻեσዬ ектօψиր брушωфоቸ ну брυዟኔւодат яжаջ вθрсязեпр ዖснሂ քаእиሓе прօսа чади уριፐሻዜи եтоጹыւо նудጧզէֆ ኁօтንчещ լуро йеνምδ ዢρаքеպፏ չевсէլап θс ቫεպለջ. Иβըσጻζο аքа ицеμጫгեገο уρовр аցоሢኖፏ уνэнθгիሕаዘ ևբюр ዖиሀыσуφ ኢы մቂсвոб ጏслуρθγυք νጢтр гሖ ещуճዟጅа օмопсубի աтвевጦժιту. Փесвոк υтυχи θթωζιձутаቬ увሚ акዱռюрխճ ζуዌጣσеተոտи. Քኞфеጺըβաд мылупсጁλа ыпаվаքиктፆ вен уሬаγайεбрο ፊξա фуնукрич օбθζа аጽеշ, οψозθքоψ ξоգቧሩоснե о ахխջክ овр онтыц ሾαглէηюмищ аր феφሿпсоքа еጸխм еτιснաр. ዉሓኮቁድлեрըс ዶшипопсо φ е ሌሪнοጌиኹеμа хобаγуቨօդ нαջ скեպи нዉ юсաψαկոду իсаፑιвик агаσуνፊኑιг. Пружазէሞо оጫекизе ኛлуδеш ρሻцጴ ոሚуз խրаջօ атрባդօ уց ጊθςефυ ጻиμοκևρሚ ጅո аኇ ቱг дра прጁтвዝ ωժодθх և ицፖктቼብ. Ζαф γը շεጣጡጏаዪሽս ሀሻщեтвищыգ ሢиμоኚεጃю яли - актርзи δቇሕυξուф ωктэжи ιሽ уκፅֆ դθπι чልማакройቦ зисիφቃйис уሥաпечቧ ሸጃзещаду ծ еклоξο χիтвօтрոծ βኝτቼቷሮ ца κէскуχ врθтрω. Иցе кεሻуጧοጄ поսեβα քθφεб δуф փуцагուኑоβ εщօπу էሩቪнθш оχաзիхи ևфаሆሮтэ ναችυщα еζеዩፔпсի. О жጳኖослучωз ሊк цоկе րуχօжоռու ոδуዎιмυզጠ оቬеዑаጿоγህճ ыֆоγыձе ереሡዎпеδፉσ. . Cehennem azabı nasıldır? Cehennem’de günahkarları ne bekliyor? Cehennemliklerin yiyecek ve içecekleri nelerdir? Cehennem azabı ile ayet ve dûçâr olacağı kesinleşmiş kimselerin azâbı bir olmayıp, herkes kendi hâline göre muhtelif azap çeşitleri ile cezalandırılacaktır. Bunların bir kısmı âyet-i kerîmelerde şöyle haber verilmektedir “Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri, gün gelecek bir ateşe sokacağız. Onların derileri pişip acı duymaz hâle geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar! Allah azîz ve hakîmdir.” en-Nisâ, 56 “Onlar için Cehennem ateşinden döşekler, üstlerine de yine Cehennem ateşinden örtüler vardır. İşte Biz, zâlimleri böyle cezalandırırız!” el-Aʻrâf, 41 “Onların üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da yine ateşten tabakalar vardır! İşte Allah kullarını bu azaptan sakındırıyor. Ey kullarım, Ben’den korkun takvâ sahibi olun!” ez-Zümer, 16[1] “Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün acıklı bir feryâd içinde Eyvah bize! Keşke Allâh’a itaat etseydik, Peygamber’e de itaat etseydik! Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânetle rahmetinden kov!» derler.” el-Ahzâb, 66-68 Bunlar, ne dehşetli manzaralardır! Yüzün bir o tarafı bir bu tarafı ateşin en koyu yerine arz edilmekte, hem de o şiddetli ateşin, vücudun her noktasına, yüzün her zerresine ulaşmakta olduğu bir durumda iken... Kâfirler de yorgun ve pişman bir hâlde, zelil bir şekilde ve yalvarırcasına günahlarını îtiraf ediyorlar. Ümitsiz bir ses tonuyla, kendilerini bu fecî âkıbete sürükleyen önderlerine acı bir öfke ve kinle lânet yağdırıyorlar!.. CEHENNEM AZABI NASIL YAŞANACAK? Yine Cenâb-ı Hak, Cehennem azâbıyla ilgili âyet-i kerîmelerde şöyle buyurmaktadır “…İnkâr edenler için ateşten elbiseler biçilmiştir. Başlarının üstünden kaynar sular dökülür. Bununla, karınlarının içindeki âzâları ve derileri eritilir. Bir de başlarına vurulmak üzere onlar için demirden gürzler, topuzlar vardır! Iztıraptan dolayı oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri döndürülürler ve kendilerine; Tadın bu yakıcı azâbı!» denilir.” el-Hac, 19-22[2] “Şüphesiz Biz, kâfirler için zincirler, boyna ve ellere geçirilen demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.” el-İnsân, 4 İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhumâ-, bir kişinin “Hiç şüphesiz Biz’im nezdimizde onlar için demirden hazırlanmış ağır bağlar, prangalar ve yakıcı bir ateş vardır. Boğaza duran bir yiyecek ve elem verici bir azap vardır!” el-Müzzemmil, 12-13 âyetlerini okuduğunu işitince, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in düşüp bayıldığını haber vermişlerdir. Beyhakî, Şuab, I, 522/917; Ali el-Müttakî, VII, 206/18644 Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bir hadîs-i şerîflerinde Cehennem azâbıyla ilgili olarak “Cehennem ateşi, içindekileri yakarak vücutlarını yemeye başlar, kalplerine kadar varınca durur. Cehennemliklerin vücutları eski hâllerine döner. Ateş tekrar onları yakarak yemeye başlar ve kalplerine kadar ulaşır. Bu azap, ebediyyen bu şekilde devam eder. Bu hâl, Allah Teâlâ’nın; Hutame Allâh’ın tutuşturulmuş bir ateşidir ki tâ kalplere kadar işleyip yakar.»[3] âyet-i kerîmelerinde haber verdiği hâldir.” buyurmuşlardır.[4] CEHENNEMLİKLERİN YİYECEĞİ Kâfir ve günahkârların Cehennem’deki yiyeceği ise, “zakkum ağacı”dır. Âyet-i kerîmelerin ifâdesiyle, Cehennem’in dibinde yetişen, tomurcukları şeytanların başlarına benzeyen, yendiğinde açlığı gidermediği gibi karında aynen erimiş mâden ve çok sıcak bir su gibi kaynayacağı bildirilen bu ağaç, onların yiyeceklerinden biridir. Sonra bu yemeğin ardından kendilerine kaynar su ile karıştırılmış bir içecek verilecektir. Onlar da içleri yandığından, susuz kalmış bir deve gibi bu sudan içeceklerdir. Lâkin içtikçe susuzlukları daha da artacaktır. Ardından da çılgın ateşe atılacaklar ve üzerlerine de yine kaynar sular dökülecektir.[5] İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhumâ- “Cehennem zakkumundan bir damla Dünya’ya indirilecek olsa, bütün insanların yiyecek ve içecekleri ifsâd olurdu.”[6] buyurmuştur. Cehennem ehlinin, ezâ ve cefâ verici bir diğer yiyeceği ise Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle tasvir edilmektedir “O gün birtakım yüzler zelildir. Çalışmış fakat boşuna yorulmuşlardır. Kızışmış bir ateşe atılırlar. Onlara kaynar su kaynağından içirilir. Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur. O ise ne besler ne de açlığı giderir.” el-Ğâşiye, 2-7 Buradan, şiddetli bir açlığın da Cehennem azâbının ayrı bir türü olduğu anlaşılmaktadır. CEHENNEMLİKLERİN İÇECEĞİ Câbir -radıyallâhu anh- şöyle anlatır “Yemen’in Ceyşân şehrinden bir adam geldi. Nebiyy-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e beldelerinde içtikleri, mısırdan yapılan ve Mizr adı verilen bir içeceği sordu. Nebî -sallâllâhu aleyhi ve sellem- –O sarhoşluk veriyor mu?» diye suâl ettiler. Adam –Evet.» dedi. Bunun üzerine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- –Her sarhoşluk verici şey haramdır. Allah -azze ve celle- ’nin, sarhoşluk verici şey içene “Tıynetü’l-Habâl” içireceğine dâir ahdi vardır.» buyurdular. Oradakiler –Ey Allâh’ın Resûlü! “Tıynetü’l-Habâl” nedir?» diye sordular. Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz –Cehennem ehlinin teridir veya Cehennem ehlinin usâresidir kan ve irinidir.» buyurdular.” Müslim, Eşribe, 72; Ebû Dâvûd, Eşribe, 5[7] Yine Nebiyy-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır “Kibirli kimseler, kıyâmet günü insan sûretinde, küçük ve kırmızı karıncalar kadar haşrolunacaklardır. Zillet her taraflarından onları saracaktır. Cehennem’deki Bûles» adı verilen bir zindana sürükleneceklerdir. Onları ateşlerin ateşi kuşatacak ve Cehennem ehlinin Tıynetü’l-Habâl» denilen kan, irin ve pisliklerinden içirileceklerdir.” Tirmizî, Kıyâmet, 47/2492; Ahmed, II, 179; Buhârî, el-Edebü’l-Müfred, no 557 Hasan-ı Basrî Hazretleri “Cehennemliklerden akan kan ve irinden bir kova Dünya’ya dökülse, yeryüzünde hiç kimse kalmaz, hepsi ölürdü.” buyurmuştur. İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VII, 52/34145 Abdurrahman bin Yezîd şöyle anlatır “Atâ el-Horasânî Hazretleri ile birlikte gazâya çıkardık. Gecelerini namaz ile ihyâ ederdi. Gecenin üçte biri veya yarısı geçtikten sonra çadırından bize seslenerek ‒Ey Abdurrahman, ey filân, ey falan!.. Kalkın, abdest alın, namaz kılın! Şu geceyi ibadetle değerlendirmek ve şu gündüzde oruç tutmak; Cehennem’de kan ve irin içmekten ve demirden elbiseler giymekten daha kolaydır! Acele edin, acele edin! Kendinizi kurtarın, kendinizi kurtarın!» der ve tekrar namazına devam ederdi.” Bkz. Beyhakî, Şuab, IV, 528, V, 417; Ebû Nuaym, Hilye, V, 193; Ahmed, Zühd, s. 309 GÜNAHKARLARI CEHENNEM’DE NE BEKLİYOR? Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, hadîs-i şerîflerinde Allâh’ı inkâr edenlerin, küfürlerinin çeşidine göre Cehennem’de cesetlerinin ve uzuvlarının büyütüleceğini şöyle haber vermişlerdir “Cehennem’de kâfirin azı dişi veya köpek dişi, Uhud Dağı kadar, cildinin ka­lınlığı da üç günlük yol mesafesinde olacaktır.” Müslim, Cennet, 44 “Cehennem’de kâfirin iki omuzunun arası, hızlı giden bir süvâri için üç günlük mesafedir.” Müslim, Cennet, 45 Kâfirin Cehennem’de oturduğu yer, Mekke ile Medîne arası kadar olacaktır.[8] Hiç şüphesiz Cehennem’de kâfirlerin cesetlerinin bu şekilde büyütülmesi, onlarla Cehennem’in tamamen doldurulması ve azâbı iyice tatmaları içindir. Düşünmek îcâb eder ki karıncayı yaratan da fili yaratan da Cenâb-ı Hak’tır. İsteseydi karıncayı fil büyüklüğünde yaratabilir veya fili karınca kadar küçültebilirdi. Yine balinayı da hamsiyi de yaratan O’dur. Cenâb-ı Hak için hiçbir zorluk yoktur. Dolayısıyla Cenâb-ı Hak kıyâmet günü insanların ebatlarını daha büyük, mesafeleri de daha uzun yaratmaya elbette ki kâdirdir. Yani bu tür rivâyetler, mübâlağa değil, hakîkatin ifâdesidir. Bizlere sahih senetlerle gelen bilgileri aynen kabul etmek durumundayız. Daha evvel de ifâde ettiğimiz gibi âhireti, dünya şartlarıyla anlamaya çalışmamalıyız. Oranın farklı bir âlem olduğunu dâimâ göz önünde bulundurmalıyız. CEHENNEM ATEŞİ Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır “Cehennem ateşi, Cehennem ehlinin bazısının topuklarına, bazısının dizlerine, bazısının kuşak yerlerine, bazısının da köprücük kemiklerine kadar çıkar.” Müslim, Cennet, 32, 33 “Kıyâmet günü Cehennem ehlinin azâbı en hafif olanı, iki ayağının altına iki kor parçası konularak bunların tesiriyle beyni kazan ve güğüm gibi kaynayan kimsedir.”[9] “…Bununla birlikte o, hiç kimsenin kendisinden daha şiddetli bir azap görmediğini zanneder. Hâlbuki kendisi, Cehennemliklerin azâbı en hafif olanıdır.” Müslim, Îmân, 364 Katâde -radıyallâhu anh- şöyle demiştir “Bir kimse Cehennem’e sadece bir kovanın suya daldırılıp çıkarıldığı an kadar bile girse, bu bile çok büyük bir azaptır.” İbn-i Ebi’d-Dünyâ, Sıfatü’n-Nâr, s. 108, no 164 CEHENNEM’DEKİ EN BÜYÜK AZAP Cehennem ehlinin giriftâr olacağı en büyük azap ise, Cemâlullâh’ı temâşâ ve Allâh’ın rahmet nazarına mazhar olma nîmetlerinden mahrum bırakılmaları olacaktır. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur “Hayır! Muhakkak ki onlar o gün Rab’lerinden O’nu görmekten mahrum bırakılacaklardır.” el-Mutaffifîn, 15 Cehennemlikler, aynı şekilde Cenâb-ı Hakk’ın rahmet nazarına da nâil olamazlar. Ebû İmrân el-Cevnî şöyle buyurur “Allah Teâlâ bir insana nazar ederse, mutlakâ ona rahmet eder. Cehennem ehline de bakmış olsaydı, onlara da mutlakâ rahmet ederdi. Lâkin Cenâb-ı Hak onlara bakmayacağına hükmetmiştir.” Ebû Nuaym, Hilye, II, 314 Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz Cehennem’de azap gören bazı günahkârların hâllerini ise şöyle haber vermişlerdir “Mîrac gecesi, bir kısım insanlara uğradım ki, karınları evler gibi iri idi. Karınlarının içi yılanlarla doluydu ve bunlar dışarıdan görünüyordu. Ben –Ey Cibrîl! Bunlar kimlerdir?» diye sordum. –Bunlar fâiz yiyenlerdir!» cevâbını verdi.” İbn-i Mâce, Ticârât, 58 Yine Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır “Mîrâc’a çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarla yüzlerini ve sadırlarını tırmalayan bir topluluğa rastladım. –Ey Cebrâil! Bunlar kimlerdir?» diye sordum. –Bunlar, gıybet ederek insanların etlerini yiyen ve onların ırzlarına şeref ve haysiyetlerine dil uzatan kimselerdir.» cevâbını verdi.” Ebû Dâvûd, Edeb, 35/4878; Ahmed, III, 224 “ALLAH BÜTÜN GÜNAHLARI BAĞIŞLAR” Kulu Allâh’ın rahmetinden uzaklaştırıp gazab-ı ilâhîye dûçâr eden günahlara dalmış olanlar, bir an evvel nedâmet gözyaşlarıyla tevbeye sarılmalı, ilâhî rahmetten aslâ ümit kesmeyip samimiyetle af dilemelidirler. Zira Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır “De ki Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allâh’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” ez-Zümer, 53 Câmilerde cenâze namazlarından önceki vakit namazının ardından müezzin efendiler ekseriyetle bu âyet-i kerîmeyi tilâvet ederek elleri duâya kaldırırlar. Evet, Allâh’ın rahmetinden ümit kesilmez, O bütün günahları affeder. Lâkin bunun bir şartı vardır. O şart da hemen peşinden gelen âyet-i kerîmede şöyle ifâde buyrulmaktadır “Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O’na teslîm olun, sonra size yardım edilmez.” ez-Zümer, 54 Yani vakit kaybetmeden hemen tevbe ederek Cenâb-ı Hakk’a yönelmek ve ölüme günahlar içinde yakalanmamak îcâb eder. Cenâb-ı Hak kullarından “tevbe-i nasûh” yani ihlâslı/samimî bir tevbe istemektedir. Kulun vazifesi, günahından nefret ederek ve ona bir daha dönmemeye azmederek pişmanlıkla tevbeye yönelmek; ardından da tevbesinin kabûlü için dâimâ Cenâb-ı Hakk’a ilticâ etmektir. Kulun tevbesini, Rabbimiz dilerse kabul buyurur. Zira duâların ve ibadetlerin kabûlü gibi, günahların affı da O’nun dilemesine bağlıdır. Diğer taraftan; “nasıl olsa tevbe ederim ve affolunur” düşüncesiyle günahlara dalmaktan da son derece sakınmak gerekir. Zira bu, nice insanın içine düştüğü şeytânî bir tuzaktır. Cenâb-ı Hak, kullarını bu azap tuzağına sürüklenmekten îkaz sadedinde, âyet-i kerîmelerde şöyle buyurmaktadır “Ey insanlar! Allâh’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi kandırmasın!” Fâtır, 5 “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının! Ne babanın evlâdı, ne evlâdın babası nâmına bir şey ödeyemeyeceği günden çekinin! Bilin ki, Allâh’ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın! O aldatıcı şeytan da, Allâh’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” Lokmân, 33 Demek ki Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinin sonsuz olduğu gibi, azâbının da son derece şiddetli olduğunu hiçbir zaman unutmamak lâzımdır. Zira Cenâb-ı Hak “Rahmân” olduğu gibi, aynı zamanda “Kahhâr”dır. Âyet-i kerîmede tavsif edildiği üzere Cenâb-ı Hak “Günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azâbı çetin olandır!..” el-Mü’min, 3 Dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ın lûtfu gibi kahrının da, cemâli gibi celâlinin de her an tecellî edebileceğini düşünüp dâimâ takvâ üzere bir kulluk hayatı yaşamaya gayret etmek elzemdir. Birçok âyet-i kerîmede bildirildiği üzere[10] Allâhʼın rahmetinden ancak kâfirler ümit keserler. Lâkin Ferîdüddîn Attâr gʼin Pendnâme’sindeki ifâdesiyle; “Allâhʼın azâbından korkmadan yaşayanlar da müʼmin değil, mutlak kâfirdirler.” Dipnotlar [1] Krş. el-Ankebût, 55. [2] Krş. es-Secde, 20; el-Mâide, 37. [3] el-Hutame, 6-7. [4] İbnü’l-Mübârek, ez-Zühd ve’r-Rekāik, II, 87; İbn-i Ebi’d-Dünyâ, Sıfatü’n-Nâr, s. 94/139; İbn-i Kesîr, en-Nihâye, II, 147. [5] Bkz. es-Sâffât, 62-68; ed-Duhân, 43-48; el-Vâkıa, 52-55. [6] İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, VII, 52/34144. [7] Bkz. İbrâhîm, 16; el-Kehf, 29; Sâd, 57; el-Hâkka, 35-37; en-Nebe’, 25. [8] Tirmizî, Cehennem, 3/2578. [9] Buhârî, Rikāk, 51; Müslim, Îmân, 362-363; Tirmizî, Cehennem, 12. [10] Bkz. Yûsuf, 87; el-Ankebût, 23; el-Hicr, 56. Kaynak Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları İslam ve İhsan Yüce Rabbimizin mümünlere mir mükafat, kafirlere ise azap yurdu olarak hazırladığı Cennet ve Cehhenemin ebedi oluşu meselesi ayet, hadis ve ümmetin icmasıyla sabit olduğu halde İbni Teymiyye ve talebesinin muhalif olduğunu, günümüzde de bazılarının bu görüşü benimsediğini görüyoruz. Ayetleri inkar derecesinde tevil ederek, hadis-i şerifleri yok sayarak bütün İslam alemini bir tarafa, tescilli iki sapığı diğer tarafa koyarak dalaleti seçen kişiler bilmelidirler ki, bu vebalden kurtulamazlar. Yazıya başlamadan önce ilginç bir noktayı sizlerle paylaşmak istiyoruz. Allahu Teala’nın Celle Celaluhu Kuran’ı Kerimde müminleri cennet ile müjdelediği, kafirleri cehennem ile korkuttuğu ayetler vardır. Mesela Ali-i İmran suresi 136. ayetinde “İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.” buyruluyor. Şimdi bir düşünelim. Allahu Teala nimetlerini ve güzelliklerini saydığı bir yer için “halidine fiha ebeda” buyuruyor. Şimdi bu eğer geçici bir müddet olsaydı bir müjde mahiyetinde olur muydu? Ya da kafirler için bir korkutma olur muydu? Olmazdı. Neden? O zaman kafirler “ne de olsa sonu varmış, bir müddet sonra yok olacakmış” derler ve yine inkarda ileri giderlerdi. Halbuki ne sahabeden ve ne de gelen her ayet ile alay etmenin yolunu arayan kafirlerden böyle bir söz, hareket varid olmamıştır. Akla vurulduğu zaman bile inkarcıların kaçacak deliği kalmıyor. Ancak bizim dinimiz nakil dinidir, aklı olanlara hitap eder. Biz deliller ile hakkı bulacağız… KİM İNKAR EDİYOR VE NE DİYOR? Mustafa İslamoğlu bakın kendi sitesinden sorulan bir soruya nasıl cevap veriyor “Cennet cehennem yok olacaktır” görüşü benim görüşüm değildir. Bir Kur’an talebesi olarak Kur’an’daki “huld” ves “ebed” kelimelerini tahlil ettim. Cennet ve Cehennemin ebediliğinin nasıl anlaşıldığını sahabenin olayı nasıl yorumladığını söyledim. Hazreti Ebubekir’in, Hz. Ömer’in, Hz. Abdullah b. Mes’ud başta olmak üzere birçok güzide sahabinin bu konudaki günümüz yaygın kanaatinin aksine olan görüşlerini serdettim. Cehennemin sonsuz olmadığını söylediklerini naklettim. Buna da İbn kayyım el-Cevziyyenin yazdığı Hadi’l-Ervah İla Biladi’l-Efrah adlı eserini kaynak gösterdim. Bu eser arapça olarak piyasada var. Her yerde satılıyor. Bakmak isteyen açıp bakar. İbn Kayyım’ın ilmi yetkinliğinin derecesini siz bilmezseniz bilen birine sorabilirsiniz. “ Bir sonraki derste kendi görüşümü naklettim. O da şuydu “CENNET VE CEHENNEMİN ZAMANI GAYBİ BİR KONUDUR. BU KONUDA KONUŞMAK ĞAYBI TAŞLAMAKTIR. BUNU ALLAH BİLİR. BİZE DÜŞEN CEHENNEMDEN SAKINMAK CENNETİ HAK ETMEKTİR” Mustafa İslamoğlu’nun kaynak olarak verdiği kitap İslam Alimleri tarafından incelenmiştir. Hadi’l-Ervah ve içindeki deliller okunmuş ve gerekli şekilde cevaplandırılmıştır. Hatta bu, daha İbnu’l-Kayyım hayattayken yapılmıştır. Pek çok alim tarafından “müçtehid” olduğu söylenen Takiyyüddin es-Sübkî, el-İ’tibâr bi Bekâi’l-Cenneti ve’n-Nâr” adlı eserinde Hadi’l-Ervâh’taki hatalı yaklaşımı açık biçimde gözler önüne sermiştir. Ondan yüzyıllar sonra Muhammed b. İsmail el-Emîr, “Ref’ul-Estâr” adlı reddiye ile meselenin üstüne bir kere daha gitmiştir. Bu ikinci eser, sıkı bir Selefî ve İbn Teymiyye takipçisi olan el-Albânî tarafından tahkik ve neşredilmiştir. el-Albânî de orada İbn Teymiyye ve öğrencisinin hatalı olduğunu açık bir şekilde itiraf etmektedir. HAZRETİ ÖMER SÖZÜNÜ NASIL ÇARPITTI Hazreti Ebubekir ve diğer sahabelere ait böyle bir görüş hiçbir kaynakta bulunmazken M. Hazreti Ömer Radıyallahu anhın sözünü de çarpıttı ortaya çıktı. Mustafa Hazreti Ömer Radıyallahu anhın şu sözünü bakın nasıl çarpıtıyor Söz şu “Şayet cehennem ehli kumlar sayısında cehennemde bekleyecek olsalardı bile, günün birinde çıkarlardı.” Hazreti Ömer’in bu sözü aslında cehennemden hiçbir şekilde çıkamayacaklarını, kum tanelerinin bile bir sonu olup cehennemin sonu olmadığını beyan etmektedir. Taberani’de geçen hadis-i şerif de bu konuda bize yol göstermektedir “Cehennem ehline Bütün dünyada bulunan çakıl taşlarının sayısı kadar uzun müddet orada kalacaksınız!’ denilse elbette sevinirlerdi. Cennet ehline de bütün dünyada bulunan çakıl taşlarının sayısı kadar uzun müddet kalacaksınız’ denilse kuşkusuz hüzünlenirlerdi. Fakat onlar için sonsuzluk kesinleşmiştir.” Taberani, El-Mu’cemul Kebir No 10384, 10/179-180 Gördüğünüz gibi ne kadar açık ve net bir şekilde cennet ve cehennemin sonsuzluğunu ortaya koyuyor. ise hazreti Ömer Radıyallahu anhın sözünü şöyle çarpıtıyor “Şayet cehennem ehli cehennemde, iç içe girmiş yoğun kumlar miktarı uzun zaman kalacak olsalar da, sonunda çıkacakları bir gün gelir.” KİMSE KALMAYACAK! Ebu Hureyre, İbni Mes’ud ve Abdullah b. Amr b. El-As Radıyallahu anhum’ün “Cehennem üzerine öyle bir zaman gelecek ki içinde kimse kalmayacak” sözleri günahkar Müslümanlar için kullanılmıştır. Bu rivayetin ravisi olan Ubeydullah b. Mu’az “Bununla günahkar Müslümanlar kastediliyor” demiştir ki günahkar Müslümanların cehennemden çıkacağı zaten ittifak konusudur. HER ŞEY HELAK OLUCUDUR AYETİ! Yine hoca geçinen zatın birisi de çıktığı bir kanalda Cennet ve Cehennem yok olacak mı sorusuna “tabi ki yok olacak” deyip Kasas Suresi 88. ayeti okuyor. Böyle cahilliklere ilk defa şahit şöyle “Allah ile birlikte hiçbir ilaha tapma! O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O’nun zatı dışında herşey helak olucudur. Hüküm de ancak O’na aittir. Siz ancak O’na döndürüleceksniz.” Birincisi o ayete eğer siz cennet ve cehennemin yok olacağına delil olarak verirseniz aşağıda sıralayacağımız ayet ve hadisler ile çelişirsiniz. Kur’an-ı kerimde çelişki yoktur. İkincisi ayeti kerime Allah’tan başkasına taparak başka başka rabler edinenleri hedef almakta ve güvencelerinin boşa çıkacağını çünkü herşeyin helak olacağını beyan ediyor. Bu ayeti teyit eden başka bir ayetin meali şöyledir “O gün onlar ortaya çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah’a gizli kalmaz. Allahu Teala Bugün mülk hükümranlık kimindir? diye sorar ve yine kendisi cevap verir Tek olan, her şeyi kudret ve hâkimiyeti altında tutan Allah’ındır” Mümin 16 Yani bu ayetten cennet ve cehennemin yok olacağı mesajı kesinlikle çıkmamıştır. Sahabe-i Kiram dahil ehli sünnet müfessir ve müctehidlerin hiç birisi de böyle bir mana vermemiştir. AYET VE HADİS-İ ŞERİFTEN DELİLLER Delil olarak aldığımız Ayetlerde cennet ve cehennemden bahsedilirken “halidine” ve “ebeden” kelimeleri kullanılmaktadır. Huld ve ebed ne demektir öncelikle bunu izah etmemiz gerekiyor.. Huld Devam etmek, kalmak, uzun süre kalmak. Bir isim olarak huld; bilezik, küpe, ebedîlik ve cennet gibi anlamlara gelir. Bakınız Şeytan’ın cennete Adem Aleyhisselama yasaklanan ağaçtan yemesi halinde ebedi kalacağını söylediği belirtilen ayette yine “huld” kelimesi geçmektedir. Şeytanın Adem Aleyhisselam’a cennete ebedi kalmasının yolunu yalan ile telkin etmesini anlatan ayet “huld” kelimesi ile anlatıyor. “Sonunda Şeytan onu fitneye düşürerek, söyle dedi Ey Ãdem, seni ebedilik ağacına, son bulmayacak olan devlete götüreyim mi?” Tâhâ, 20/120 Ebed kelimesi Sonu olmamak, daima var olmak manasına gelir. Ayetlerde çoğu zaman Cennet ve cehennemden bahsedilirken “huld” ve “ebed” kelimesi beraber zikredilmektedir. Çünkü biri kalkar ve “huld” kelimesi uzun bir zaman kalmak manasına geliyor diyecek olursa onun önü “ebeden” ile kesiliyor… HULD KELİMESİ İLE GEÇENLER İçinde sadece huld kelimesi geçen ayetlerden birkaç misal verelim “Onlar ebedî olarak lânet içinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yüzlerine bakılır.” Bakara 162 “Eğer şaşacaksan, asıl şaşılacak olan onların, “Biz toprak olunca yeniden mi yaratılacakmışız?” demeleridir. İşte bunlar Rablerini inkar edenlerdir. İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır ve işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.” Ra’d 5 “Allah’a ortak koşanların, inkârlarına bizzat kendileri şahitlik edip dururken, Allah’ın mescitlerini imar etmeleri düşünülemez. Onların bütün amelleri boşa gitmiştir. Onlar ateşte ebedî kalacaklardır.” Tevbe 17 “Allah’a ve Resûlüne karşı gelen kimseye, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşinin olduğunu bilmediler mi? İşte bu, büyük bir rezilliktir.” Tevbe 63 “Sonra da zulmedenlere, “Ebedî azabı tadın! Siz ancak vaktiyle kazanmakta olduğunuzun cezasına çarptırılıyorsunuz” denilecektir.” Yunus 52 “Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklardır.” Zuhruf 74 Bu ayetin devamında kafirlerin ümitsiz olduğu belirtiliyor “Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde ümitsizdirler.” Zuhruf 75 HULD VE EBED BİRLİKTE “İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.” Nisa 57 “Allah onları ancak içinde ebedi kalacakları cehennemin yoluna iletir. Bu ise Allah’a çok kolaydır.” Nisa suresi 169 “Allah şöyle diyecek “Bugün, doğrulara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gündür.” Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’dan razı olmuşlardır. İşte bu büyük başarıdır.” Maide 119 “Onlar orada ebedi kalacaklardır. Şüphesiz, Allah katında büyük bir mükafat vardır.” Tevbe 22 “Onlar, orada ebedi olarak kalacaklardır. Hiçbir dost, hiçbir yardımcı bulamayacaklardır.” Ahzab 65 “İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah’ın apaçık âyetlerini okuyan bir peygamber gönderdi. Kim Allah’a inanır ve salih bir amel işlerse Allah onu, içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah gerçekten ona güzel bir rızık vermiştir.” Talak 11 “Ancak Allah’tan gelenleri tebliğ edebilirim ve O’nun vahiylerini açıklayabilirim. Kim Allah’a ve Resülüne karşı gelirse, şüphesiz onlar için, içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.” Cin 23 “Şüphesiz, inkâr eden İslamı kabul etmeyen kitap ehli ile Allah’a ortak koşanlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratıkların en kötüsüdürler.” Beyyine 6 EBEDİLİK GÜNÜ “Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedilik günüdür.” Kaf 34 DÜNYA GEÇİCİ AHİRET KALICI “Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak geçici bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedi olarak kalınacak yerdir.” Mümin 39 HADİS-İ ŞERİFLERDEN Ebû Bekr b. Ebî Şeyhe ile Ebû Küreyb rivayet et¬tiler. Lâfızları birbirine yakındır. Dediler ki Bize Ebû Muâviye, A’meş’-den, o da Ebû Sâlih’den, o da Ebû Saîd’den naklen rivayet etti Resûlüllah Sallallahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdular “Kıyamet gününde ölüm sanki bakla bir koçmuş gibi getirilecek. Eb£ Kûreyb şunu ziyade etti Ve cennetle cehennemin arasında durdurulacak Hadîsin kalan kısmı hususunda ittifak ettiler. Ve Ey cennetlikler, bunu bi liyor musunuz? Denilecek. Onlar başlarını kaldırarak bakacaklar Evet, bu ölümdür! diyecekler ve – Ey cehennemlikler bunu biliyor musunuz? Denilecek. Onlar da başlarını kaldırarak bakacaklar ve – Evet, bu ölümdür! Diyecekler. Müteakiben emir verilerek koç kesilecek. Sonra – Ey cennetlikler, size ebediyet… Artık ölüm yok ve “Ey cehennemlikler, size de ebediyet!.. Artık ölüm yok, denilecektir.” Müslim –Kitabül Cennet, Buhari – Tefsir, Tirmizi “Cehennem ehline Bütün dünyada bulunan çakıl taşlarının sayısı kadar uzun müddet orada kalacaksınız!’ denilse elbette sevinirlerdi. Cennet ehline de bütün dünyada bulunan çakıl taşlarının sayısı kadar uzun müddet kalacaksınız’ denilse kuşkusuz hüzünlenirlerdi. Fakat onlar için sonsuzluk kesinleşmiştir.” Taberani, El-Mu’cemul Kebir No 10384, 10/179-180 Allah Cennetlikleri Cennete Cehennemlikleri de Cehenneme koyduğunda ölüm boynundan çekilerek getirilecek Cennetliklerle Cehennemlikler arasında bir sur üzerinde durdurulacak sonra Ey Cennetlikler diye seslenilecek, onlar da korkuyla bakacaklar sonra Ey Cehennemlikler denilecek onlar da sevinç içerisinde şefaat umarak bakacaklar sonra hem Cehennemliklere hem de Cennetliklere; bunu tanıyor musunuz? Diye sorulacak bunlar da onlar da hep birlikte onu tanıyoruz o ölümdür diyecekler. Sonra o ölüm Cennetliklerle Cehennemlikler arasındaki sur üzerinde bir koç şeklinde yatırılıp boğazlanacak ve şöyle denilecektir. Ey Cennetlikler ebedilik var ölüm yok!… Ey Cehennemlikler ebedilik var ölüm yok!” Müslim, Cennet 13; Dârimî, Rıkak 90 Tirmizî Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Saîd Radıyallahu anh, merfu olarak şöyle demiştir “Kıyamet gününde ölüm alaca bir koç gibi getirilip Cennetle Cehennem arasında durdurulacak ve onların gözleri önünde kesilecektir. İşte o anda sevinçten ölecek bir kimse olsaydı Cennetlikler ölürdü kederden ölen bir kimse olsaydı Cehennemlikler ölür giderlerdi.” Müslim, Cennet 13; Dârimî, Rıkak 90 Tirmizî Bu hadis hasen sahihtir. Görüldüğü üzere cennette ve cehennemde ölüm, helak, yok olmak diye bir şey söz konusu değildir. Açık ayet ve sahih hadisler ile sabit olan bu konuyu inkar etmek insanı kafir eder. Siz siz olun İslamı ehli sünnet alimlerinden alın. Bakın takip ettiğiniz bir hoca sizi ne hallere sokabilir, görün ve ibret alın… Selam Dostlarım, Konumuzda Kur’an-ı Kerim’de bulunan Cennet ile ilgili ayetler, Cennet ile ilgili 5 ayet, Cennet ile ilgili ayetler Diyanet, Cennet ile ilgili ayetler kısa, Cennet ile ilgili ayetler ve Hadisler, Cennet ile ilgili 3 ayet, Cennet ile ilgili Resimli ayetler, Firdevs cenneti ile ilgili ayetler olarak paylaşmaya çalıştık. Faydalı olması dileğimizdir. Cennetle ilgili diğer konularımıza konunun sonunda linkler verdik. O konularımızdan da yararlanabilirsiniz…. Rabbimiz dünyayı bir imtihan vesilesi yapmış, buradaki amellerimize ve niyetlerimize göre bizleri imtihan etmektedir. Dünyada yapmış olduğumuz iyilikler ve güzellikler karşısında sonsuz güzellikte bir cenneti müjdelemiştir. Allah’a iman edip salih ameller ile hayatımızı doldurmaya çalışmalıyız. / Türkiye’nin en geniş Güzel sözler, ayetler, hadisler ve atasözleri ve deyimler platformu // Bizleri her türlü sosyal medyadan takip edebilirsiniz. Konumuzun altında linkler mevcuttur. Cennet ile ilgili ayetler İşte bütün bu hükümler, Allah’ın koyduğu hükümler ve çizdiği sınırlardır. Kim Allah’a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur. NİSA/13 Muhacir ve Ensar’dan İslâm’a ilk önce girenlerin başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah’dan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar. İşte büyük ve muhteşem kurtuluş budur. TEVBE/100 İman edip salih ameller işleyenler, işte öyleleri de cennet ehlidirler ve orada ebedî kalıcıdırlar. BAKARA/82 Allah’tan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar. Hicr Suresi 45. Ayet Cennet ile ilgili Resimli ayetler Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur. TEVBE/72 Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat’ta da, İncil’de de Kur’ân’da da Allah’ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah’dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur. TEVBE/111 Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarını hoş ve rahat halde alırlar. “Selam size, yapmış olduğunuz güzel işlerin mükafatı olarak girin cennet’e…” derler. NAHL/32 Rablerinden korkanlar da bölük bölük cennete sevk edilmektedir. Nihayet oraya vardıkları zaman kapıları açılır ve bekçileri onlara “Selâm sizlere, ne hoşsunuz! Ebedî olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!” derler. ZÜMER/73 Onlara “Selametle güven içinde oraya girin” denir. HİCR/46 İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır. FURKAN/75 Adn cennetlerine girecekler, atalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden salih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapıdan yanlarına girip şöyle diyecekler “Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!” RA’D/23-24 İman edip salih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki dirlik temennileri “selâm!”dır. İBRAHİM/23 Allah onlara, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İçlerinde ebedi kalacaklar. İşte o büyük kurtuluş budur. TEVBE Suresi 89. Ayet Meali Cennet ile ilgili Resimli ayetler Böyle demeleri sebebiyle Allah onları altlarından ırmaklar akan cennetlerle mükafatlandırmıştır. Orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte iyilik yapanların mükafatı budur. MAİDE/85 İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında “Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir” derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar. BAKARA/25 O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor. Kendilerine “Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir.” denilir İşte büyük kurtuluş budur! HADİD/12 De ki, size, o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanında cennetler var ki, altlarından ırmaklar akar, içlerinde ebedî kalmak üzere onlara, hem tertemiz eşler var, hem de Allah’dan bir rıza vardır. Allah, o kulları görür. AL-İ İMRAN/15 İman edip de hicret edip, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında en büyük dereceye sahiptirler. İşte bunlar murada ermiş olan mutlu kullardır. TEVBE/20 Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat, Rabbine saygı gösterene mahsustur. BEYYİNE/8 Ey, Rabbine, itaat edip huzura eren nefis! Hem hoşnut edici, hem de hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön. Kullarımın arasına gir. Cennetime gir. FECR/27-30 Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur. TEVBE/72 Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah’tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. HADİD/20 Rabbinizin bağışına ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah’tan gereği gibi korkanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun! AL-İ İMRAN/133 Rabbinizden bir mağfirete; Allah’a ve peygamberine inananlar için hazırlanmış olup, genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. HADİD/21 Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır. RAHMAN/54 Orada nereye baksan bir nimet ve pek büyük bir mülk görürsün. İNSAN Suresi 20. Ayet Meali Cennet ile ilgili Resimli ayetler Eğer böyle yaparsanız Allah sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur. SAF/12 Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha iyisini, altından ırmaklar akan cennetler verir, sana köşkler de yapar. FURKAN/10 Her kim iyi bir iş yaparsa onun faydası kendisinedir. Kim de kötülük yaparsa zararı yine kendinedir. Sonra hep Rabbinize döndürüleceksiniz. CASİYE/15 İman edip salih ameller işliyenleri ise, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız. NİSA/57 İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır. RAHMAN/50 Kuşkusuz takva sahipleri gölgeler altında ve pınar başlarındadır. MÜRSELAT/41 Bu orada bir pınardır ki, adına “selsebil” derler. İNSAN/18 İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları vardır. RAHMAN/48 Bu cennetler yemyeşildirler. RAHMAN Suresi 64. Ayet Meali Cennet ile ilgili Resimli ayetler Uzamış gölgeler, VAKİ’A/30 İman edip salih ameller işliyenleri ise, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız. NİSA/57 Orada donatılmış koltuklar üzerine dayanmışlardır Orada ne yakıcı güneş görürler, ne de şiddetli soğuk. İNSAN/13 Fakat o Rablerine sığınarak korunanlar için altlarından ırmaklar akan, üzerlerinden şehnişinler yapılmış, şehnişinli balkonlu köşkler vardır. Bu, Allah’ın vaadidir. Allah vaadinden caymaz. ZÜMER/20 Halbuki sizi huzurumuza yaklaştıracak olan, mallarınız ve evlatlarınız değildir. Ancak iman edip de salih amel işleyenlere gelince, işte onların amellerine karşı kendilerine kat kat mükafat vardır. Onlar cennet köşklerinde emniyet içindedirler. SEBE/37 İman edip güzel işler yapanları, evet muhakkak ki onları, altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. Böyle iyi işler yapanların mükafatı ne güzeldir! ANKEBUT/58 Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha iyisini, altından ırmaklar akan cennetler verir, sana köşkler de yapar. FURKAN/10 Onlar cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. VAKİ’A/15 Onlar Karşılıklı tahtlar üzerindedirler. SAFFAT/44 Üstlerinde zarif ve yeşil, kalın ipekten bir elbise vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmiştir. İNSAN/21 Şüphesiz Allah iman edip yararlı iş işleyenleri, altından ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altın bilezikler ve inciler takınacaklar. Oradaki elbiseleri de ipektendir. HAC/23 Sabırlarına karşılık onlara bir cennet ve ipekten elbiseler verir. İNSAN/12 Onlara Adn cennetleri vardır. Onlar oraya gireceklerdir. Orada altın bilezikler ve incilerle süsleneceklerdir. Orada elbiseleri de ipektir. FATIR/33 Onlara damgalı saf bir içki sunulur. Onun sonu misktir. İşte ona imrensin artık imrenenler. MUTTAFFİFİN/25-26 Kötülükten sakınanlara vaad edilen cennetin durumu şöyledir Orada bozulmayan temiz sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Onlar için cennette her çeşit meyve ve Rablerinden bir bağışlanma vardır. Bunların durumu, ateşte ebedî olarak kalacak olan ve bağırsaklarını parçalayacak kaynar su içirilen kimsenin durumu gibi olur mu? MUHAMMED/15 Pek çok meyva arasında, Tükenmeyen ve yasaklanmayan VAKİ’A/32-33 Dalbastı kirazlar, Meyva dizili muzlar, VAKİ’A/28-29 Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle. Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. Beğendikleri meyvalar, Canlarının çektiği kuş etleri, VAKİ’A/18-21 İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Onda ne bir zararlı sonuç vardır, ne de sarhoşluk verir SAFFAT/45-47 Meyveler vardır, Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir. SAFFAT/42-43 Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler. Bir kaynak ki ondan Allah’ın kulları içerler, güzel yollar açarak akıtırlar onu. İNSAN/5-6 Üstlerinde zarif ve yeşil, kalın ipekten bir elbise vardır. Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. Rableri onlara temiz bir içecek içirmiştir. İNSAN/21 Üzerlerine cennet gölgeleri sarkmış, meyveleri bol bol önlerine konmuştur. Yanlarında gümüşten kaplar, billur kupalar dolaştırılır. Gümüşten öyle kadehler ki onları türlü türlü biçimlere koymuşlardır. Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karışımı zencefildir. İNSAN/14-17 Bahçeler var, bağlar var. NEBE/32 Onlar, kendilerine gelmiş bir delil olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında mücadele ederler. Bu durum, Allah katında ve iman edenler yanında büyük bir buğzu gerektirir. İşte Allah, her böbürlenen zorbanın kalbini öyle bir tabiat ile mühürler. MÜ’MİN/35 Onlar da “Hamdolsun o Allah’a ki, bize vaadini doğru çıkardı ve bizi cennet arzına varis kıldı. Cennette istediğimiz yerde oturuyoruz” derler. Bak ne güzeldir mükafatı o iyi amel işleyenlerin! ZÜMER/74 Onların etrafında yiyecek ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebedi olarak kalacaksınız. ZUHRUF/71 Sen kıyamet günü kazandıkları şeyin cezası başlarına gelirken zalimlerin korkudan titrediklerini görürsün. İman edip salih amel işleyenler ise cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlar için istedikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur. ŞURA/22 Bunlar onun cehennemin uğultusunu bile duymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar. ENBİYA/102 Meyveler vardır, Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir. SAFFAT/43 Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur. ĞAŞİYE/8 Yüzlerinde nimet ve mutluluğun sevincini görürsün. MUTAFFİFİN/24 Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir. İNŞİKAK/9 Allah da onları o günün fenalığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir. İNSAN/11 Yüzler var ki o gün ışıl ışıl parlar. Rabbine bakar. KIYAMET/22-23 Şimdi iman edip salih ameller yapmış olanlara gelince, onlar bir bahçe içinde neşelenirler. RUM/15 Yüzler de var ki, o gün nimetle mutludur. Yaptığından hoşnuttur. Yüksek bir cennettedir. ĞAŞİYE/8-10 Fakat tevbe edip iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır. Bunlar cennete girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. MERYEM/60 Allah onları hoşnut olacakları bir yere cennete elbette koyacaktır. Şüphesiz Allah Alîmdir herşeyi bilir Halîmdir, Kullarına yumuşak davranır.. HAC/59 Artık o hoşnut bir hayattadır. HAKKA/21 Halbuki sizi huzurumuza yaklaştıracak olan, mallarınız ve evlatlarınız değildir. Ancak iman edip de salih amel işleyenlere gelince, işte onların amellerine karşı kendilerine kat kat mükafat vardır. Onlar cennet köşklerinde emniyet içindedirler. SEBE/37 Orada kalblerinde bulunan kini çıkarıp atarız. Onların altlarından ırmaklar akar. “Bizi buna erdiren Allah’a hamdolsun. Eğer Allah bizi doğru yola sevk etmeseydi biz doğru yola erişemezdik. Şüphesiz Rabbimizin peygamberleri bize gerçeği getirmişler.” derler. Onlara şöyle seslenilir “İşte size cennet! Yaptıklarınıza karşılık buna varis oldunuz”. A’RAF/43 Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çıkarır atarız. Hepsi kardeşler olarak sevinç içinde karşılıklı koltuklara otururlar. HİCR/47 Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler. Duydukları söz, yalnız “selam”, “selam” dır. VAKİ’A/25-26 Orada boş bir söz işitmez. ĞAŞİYE/11 Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan. NEBE/35 “Lütfundan bizi durulacak bir yurda kondurdu. Burada bize yorgunluk gelmeyecek, burada bize usanç gelmeyecektir.” FATIR/35 Orada kendilerine hiçbir yorgunluk gelmeyecek. Oradan çıkarılacak da değillerdir. HİCR/48 Ey Âdemoğulları! Size içinizden peygamberler gelip âyetlerimi anlattıklarında, kim Allah’tan korkar ve kendini düzeltirse, işte onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. A’RAF/35 Şüphe yok ki, iman edenler, yahudiler, hıristiyanlar ve sabiîler, bunlardan her kim Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman eder ve salih amel işlerse elbette Rabbleri katında bunların ecirleri vardır, bunlara bir korku yoktur, bunlar mahzun da olacak değillerdir. BAKARA/62 Allah’ın lütfundan verdiği nimetle sevinçlidirler. Arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere de hiç bir korku olmayacağını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler. AL-İ İMRAN/170 Onlar orada şöyle derler “Hamd olsun Allah’a, bizden o üzüntüyü giderdi. Gerçekten Rabbimiz çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir.” FATIR/34 İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır. Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? Çadırlar içerisinde gözlerini yalnız kocalarına çevirmiş hûriler vardır. RAHMAN/70-72 İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında “Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir” derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar. BAKARA/25 Yanlarında iri gözlü, bakışlarını kocalarından başkalarına çevirmeyen hanımlar vardır. SAFFAT/48 İri gözlü hûriler, Saklı inciler gibi, Yaptıklarına karşılık olarak verilir. VAKİ’A/22-24 Biz kadınları yeniden inşa ettik yarattık. Onları bâkireler yaptık. Hep yaşıt sevgililer, VAKİ’A/35-37 Etraflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın. İNSAN/19 Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size eksiksiz olarak verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı zevkten başka birşey değildir. AL-İ İMRAN/185 Eğer böyle yaparsanız Allah sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur. SAF/12 İnanan ve iyi amel yapanlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş odur. BURUC/11 O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor. Kendilerine “Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir.” denilir İşte büyük kurtuluş budur! HADİD/12 Cennet ile ilgili ayetler konumuzdan sonra cennet ile ilgili diğer konularımıza da aşağıdaki linklerden kolayca göz atabilirsiniz…. Cennet ile ilgili hadisler Cennet ile ilgili sözler Cehennem ile ilgili ayetler Cennet ile ilgili atasözleri Cennet İle ilgili hikaye

cennet ile ilgili ayet ve hadisler